MOLLA GOOGLE

Özel Arama

31 Ocak 2011 Pazartesi

GAFLET DENİZİNDE BOĞULURKEN ATILAN OLTAYA TAKILDIM.

GAFLET DENİZİNDE BOĞULURKEN ATILAN OLTAYA TAKILDIM,
NE İYİ YAPTIM.


Anlatılmak istenen bu kadar kolay çıkmıyor dilden, düşünceler arındırılamıyor, toz bulutlarından ya görülen hayaller sis gibi aynı bir metre önünü göremiyorsun, fayda vermiyor uzunlar, dörtlüleri de yaksan başka hayallerin çarpmasına izin veremiyorsun, bir anda aydınlanıyor önün, dilin sanki ağzını esir almış, konuşuyor konuşuyor, anlattıkları birazda olsa fırtınaları yavaşlatıyor, rahatlık bu olsa gerek, içinin mengeneden kurtuluşu bu olsa gerek…



Hani olmuştur ya belki sizde de,
Sıkılırsın, sebebini bilmeden, aklınızı saran düşüncelerin ağları, ta midenizi sıkmaktadır. Anlatmak istersiniz, herkese, her yere, sanki anlattıkça biraz biraz içinizden çıkıyorlar gibi, ama anlattıklarınızın anlaşılmasını da istersiniz, bu yüzden sevdiklerinize anlatırsınız, bilmediğiniz sıkıntılarınızı,
Gözlerine bakarsınız, gerçekten sizi dinliyorlar mı, bir an susarsınız seyredersiniz, onların konuşmalarını, sizin anlattıklarınıza saçma dedikleri an boşa anlattığınızı anlarsınız, sevgilerinin yaptıklarınıza karşı olduğunu anlarsınız, gerçekten sizi anlamadıklarını anlarsınız. Sonra kendinizi karşınıza alır kendinize anlatırsınız gerçekleri, kabul edersiniz, öfke duyarsınız belki, yalnızda hissedebilirsiniz kendinizi, belki Müslüman olmasanız Japonlara hak verirsiniz harakiri de, benim Allah’ım var bana yeter, bana en yakındır o dediniz mi, sıkıntılar üzerine yağan yağmurla akıp gittiğini hissedersiniz, rahatlarsınız, teslimiyeti anlar, kendinizdeki ayrıcalığı hissedersiniz, belki kibir getirir sonunda bu size, ama ne hoş kibirdir o, ne kadar hoş günahtır, Allah’tır yanınızda olan sizi dinleyen, içinizi anlatmanıza gerek olmayan, içinizi bilen, okuyan, anlayan,

Sarhoşluktur bu birazda, arayış sarhoşluğu yalansız, günahsız bir sarhoşluk, kendinizden geçersiniz, suratınız değişir, gülüşünüz değişir, yürüyüşünüz değişir, ama bilmez başka kimse sizdeki aşkın adını, hissetmez içinizde bir yerde olan sevda ateşinin kıvılcımlarını,
Ne yazıktır, ne acıdır ve de gereksizdir bir o kadar, yaşam amacını anlayana yeter anlayanı, dinleyeni, okuyanı,  mükafatını verecek olanı….28/01/2011 13:40

11 Ocak 2011 Salı

AMAN AMAN!

AMAN!..

Sözlerimi duymasın sakın, aman,

Kalbimde yerin kalmadı, hiç bir zaman,

Sevilmek mi istiyorsun, ah aman,

Nerdesin sen, gelecek zaman,

Bırakın artık, aman aman,

Vakit doldu tamam..
Ben istemem artık aman,

............................................

Yağan yağmur oldum, gökyüzünde,
Her damlamda bir gözyaşı döküldü yer yüzüne,
Çok kişiyi ıslattı damlalarım, kimi farkında,
Kimi ezip geçmekte, duygularım hiç, hayatım bir umman,

-----------------------------------
Vakit geçsede artık tamam,
Artık tamam...

7 Ocak 2011 Cuma

MUHTEŞEM AYIP

MUHTEŞEM AYIP
Namerde gülüp, acırsan eğer, şah olur, vezir olur, ağlatır bir gün,
Öfkeni dindirip susarsan eğer, ucrada bir yerde kalırsın bir gün,
Yığınlar ah edip üstüne gelse, sitemin dağları taşları delse,
Sen Süleyman ol, göz yumma ferde, ağlama, sızlama, huzurda bir gün.

Göz görür, kör olur izlerse ferdi, dönmez arkasını görse de derdi,
Duyduğum yalanlar, oldu ve bitti, ben yalansız tanırım gördüm mü merdi,
Şimdi söyle Süleyman olan biten ne, yalan sende değil, olan bitende,
Seni söyler diller, gördüklerim ne, sen dizi olup, düşme namerde...
S.K.M.

6 Ocak 2011 Perşembe

CEMAL SÜREYYA - S. Kemal MEHMETOĞLU

Neydi aramızdaki fark biliyor musun.. Ben senin sadece gözlerinle meşgulken, Sen yarın ne giyeceğini düşünüyordun. C.S.



Öylede olmadı mı?
Sen üstüne libasını,
Bense kalbime çarşafımı örttüm.
Sen Güzel gözükürken,
Ben her defada aşka küstüm...
S.K.M.

OSMANLIDAN BİR AŞK MACERASI




Bir bunca müddet, bir bunca eyyam, bir bunca seyran; gezdim cihanı, çektim felaket; bunca serencâm geçti başımdan. Nâgah edeydim, kâh kâh çıplak, kâh yalın ayak, kâh başı kabak; gezdim gördüm, bunca vilayet. Vardım bir şehre, çarşısı pazar; bilmeyen gezer, bilenler sezer.

Dediler, “Derviş!”, “Ne semtten geliş?”, “Var mıdır bir iş?”
Dedim “Seyyahım!” “Sâdık-ı rahim, kendime şahım, başımda külahım.” Bildirdim hâlim.
Dediler “Kanden gelirsin?”
Dedim “Ben şahım başıma.”


Dediler “Gel eğlen! Şu vilayette alalım sana bir ebru hilal, lebleri zülâl, bir ruhleri âl; başı önünde, devlet yanında, ben gerdanında; benleri yıldız, dilber bir kız; kaşları yaydır, çehresi aydır; benleri çoktur, akranı yoktur; bir yüzü mâh, bir zülf-i siyah, bedir-mâh yüzlü, bir ahu gözlü, bir şirin sözlü; bakıp durmalı, cana sarmalı, hemen almalı; zülfü burmalı, saçı sırmalı, bir teni ablak, pamuktan yumşak; bir tatlı dilli, bir ince belli, yanağı güllü, neydüği belli; bu resme meşhur, gözleri mahmur, kaşları samur, elma yanaklı, kiraz dudaklı, gümüş tırnaklı; naziktir eli, çifte gamzeli, bu resme metin.

Ben de işittim, yandım tutuştum, âteşe düştüm; hem gerçek sandım, söze inandım. Hemen gittiler, nikah ettiler, beni yettiler, alelacele gerdeğe girdim; illâ ki gördüm, bir kazma dişli, bir kazan başlı, üç otuz yaşlı, saçı dökülmüş, yüzü buruşmuş, eti karışmış…

Kapıyı açtım, hemândem kaçtım; kuş gibi uçtum.
Durmadım orda, asla Kırım’da; giderim şarka, eskidi hırka; başta bir külah, kurtardı Allah!…
alıntıdır...

5 Ocak 2011 Çarşamba

Ben kendimi yaşayamadım.


Hayatımı sardım, çektim duman duman,
Her çekişte yutkundum, alışamadım.
Acı verdi, keder verdi, dert verdi,
Zor imiş hayatım yaşayamadım.

Zehirlendim hücre hücre, yavaş yavaş,
Ölmeyide başaramadım.
Anlatmaksa kendimi satır satır,
Ben kendimi yaşayamadım.
Ben bu yükü taşıyamadım.

Gaflet denizinde gark olmuş batmış,
Ummanın içinde bir garip atmış,
Serap olsan, hayal olsan da bitmiş,
Ben senden geçerken kervanlar gitmiş,

İstesemde başaramadım.
Ben kendimi yaşayamadım.
Ne yapsamda olmadı,
Ben bu yükü taşıyamadım
S.K.M.

Hayata yön vermek, bu olsa gerek.

Yaşanılan hayatta, hayatın insana yön verdiği veya insanın hayatını yönlendirdiği konusu hep tartışılmıştır.

Gündem maddesi olarak ele alırsak konuyu, daha açıklayıcı olacağına inanıyorum.
İnsan doğum ile ölüm çizgisi arasında git geller oynayan, oynadığı yaşamını yine kendisi çizmeye çalışan ancak çoğu zaman da hayatın kendisine izin vermediği güdüsü ile karşılaşan zamana bağlı yaşayan düşünerek bir şeyleri başaran canlı türüdür. Belki de tanım biyolojik oldu ama tüm bilimdalları bağlantılı birbirleri ile ne de olsa,

Ben kendimi ne kadar yaşıyorum diye önce sormak lazım kendi kendimize,
Evet soruyorum,
Kendinizi ne kadar yaşıyorsunuz?
İstediklerinizi ne kadar elde edebiliyor, ben bunu istediğim için yapacağım diyorsunuz,
Şöyle olamaz mı?
Haşa! Ben bunu istedim ve yaptım. Kimse benim hayatıma karışamaz.

Evet işte bu sözleri söyleyebildiniz mi?
Söyleyemediniz biliyorum. Çünkü kimse bir şeyi istediği için yapmamıştır, yapamamıştır, onun bir sebebi vardır, bir oluşu vardır. Nedenlere dayanmaktadır.

Geresinimler doğrultusunda olmuştur.
İşte bu nedenle, insanın istemleri uğruna olmamıştır.

Burada olum ise sonuca bağlıdır, bir şey olması için sonucunun oluşması gerekir. Sonuç oluşmamış ise o istem oluşmamıştır.
 Yani karıştırmadan söyleyeyim.
İnsan hiçbir zaman hayatına yön veremez, hayat insanı yönlendirir. İnsan sadece hayata karşı düşüncesini söyleyerek kendini kabullendirme görevine bürünmüştür. J