MOLLA GOOGLE

Özel Arama

6 Ocak 2011 Perşembe

OSMANLIDAN BİR AŞK MACERASI




Bir bunca müddet, bir bunca eyyam, bir bunca seyran; gezdim cihanı, çektim felaket; bunca serencâm geçti başımdan. Nâgah edeydim, kâh kâh çıplak, kâh yalın ayak, kâh başı kabak; gezdim gördüm, bunca vilayet. Vardım bir şehre, çarşısı pazar; bilmeyen gezer, bilenler sezer.

Dediler, “Derviş!”, “Ne semtten geliş?”, “Var mıdır bir iş?”
Dedim “Seyyahım!” “Sâdık-ı rahim, kendime şahım, başımda külahım.” Bildirdim hâlim.
Dediler “Kanden gelirsin?”
Dedim “Ben şahım başıma.”


Dediler “Gel eğlen! Şu vilayette alalım sana bir ebru hilal, lebleri zülâl, bir ruhleri âl; başı önünde, devlet yanında, ben gerdanında; benleri yıldız, dilber bir kız; kaşları yaydır, çehresi aydır; benleri çoktur, akranı yoktur; bir yüzü mâh, bir zülf-i siyah, bedir-mâh yüzlü, bir ahu gözlü, bir şirin sözlü; bakıp durmalı, cana sarmalı, hemen almalı; zülfü burmalı, saçı sırmalı, bir teni ablak, pamuktan yumşak; bir tatlı dilli, bir ince belli, yanağı güllü, neydüği belli; bu resme meşhur, gözleri mahmur, kaşları samur, elma yanaklı, kiraz dudaklı, gümüş tırnaklı; naziktir eli, çifte gamzeli, bu resme metin.

Ben de işittim, yandım tutuştum, âteşe düştüm; hem gerçek sandım, söze inandım. Hemen gittiler, nikah ettiler, beni yettiler, alelacele gerdeğe girdim; illâ ki gördüm, bir kazma dişli, bir kazan başlı, üç otuz yaşlı, saçı dökülmüş, yüzü buruşmuş, eti karışmış…

Kapıyı açtım, hemândem kaçtım; kuş gibi uçtum.
Durmadım orda, asla Kırım’da; giderim şarka, eskidi hırka; başta bir külah, kurtardı Allah!…
alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder